Şeref Hanım Dîvânı

Mehmet Arslan Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları ÇEVRİMİÇİ OKUMAK İÇİN GİRİŞ YAPIN
Hakkında

809 yılında İstanbul'da doğmuştur. 1819 yılında vefat eden şair Mehmed Nebîl Bey'in kızıdır. Baba tarafından soyu sadrazam Abdullah Nâ’ilî Paşa'ya dayanmaktadır. Mehmed Nebîl Bey'in babası 1798 yılında vefat eden vakanüvis ve şair Halîl Nûrî Bey, onun babası ricalden Feyzullah Şâkir Bey ve onun da babası sadrazam Abdullah Nâ’ilî Paşa'dır. Anne tarafından soyu ise meşhur kütüphane sahibi Şeyhülislâm Âşir Efendi'ye ulaşmaktadır. Dedesi vakanüvis ve şair Halîl Nûrî Bey, Âşir Efendi'nin damadıdır. Şeref Hanım'ın annesinin adı Şerîfe Nakiye Hanım'dır ki o da Âşir Efendi-zâde Mehmed Hafîd Efendi'nin kızıdır. Şeref Hanım'ın, pek genç iken henüz evlenmeden vefat eden Mehmed Nâ‘ilî adlı bir erkek kardeşi olduğunu da "Mersiye-i Birâder-i Men Âh Âh" başlıklı bir terkîb-i bendinden öğreniyoruz. Kız kardeşi Şerîfe Sâmiye Hanım saraya yakın birisi olan ve müneccimbaşılık görevine de getirilen Osmân Efendi adlı birisiyle evlenmiş ve bu evlilikten Hasîbe Hanım, Nebîl Bey, Besîm Bey ve Nakiyye Hanım adlı dört çocuğu olmuştur. Bu çocuklardan teyzesi Şeref Hanım gibi hiç evlenmeyen Hatîce Nakiyye Hanım ve Nebîl Bey de şairdir. Dîvân'ıında iki yerde Hz. Muhammed soyundan yani seyyide olduğunu ifade eden beyitler de vardır, fakat hangi silsileyle Hz. Muhammed'e ulaştığını tespit edilememiştir. İstanbul'da büyüyen ve hayatını orada devam ettiren Şeref Hanım, şiirlerinden anlaşıldığına göre çocukluğunda bir ara büyük bir ihtimalle ailesiyle beraber ne vesileyle olduğunu bilmediğimiz bir nedenle belki de sadece ziyaret için Gelibolu'ya gitmiş, orada Yazıcı-zâde Mehmed ve Yazıcı-zâde Ahmed-i Bîcân'ın kabirlerini ziyaret etmiştir. Dîvân'ında bu büyük zatlar için birer medhiye de vardır. Şeref Hanım'ın hayatında İstanbul'daki Yakacık semtinin büyük bir önemi olduğunu anlıyoruz. Dîvân'ındaki manzumelerden anlaşıldığı kadarıyla 52 yıllık ömrünün büyük bir bölümünü orada geçirmiştir. Dîvân'da 10 kadar yerde Yakacık'tan övgü dolu sözlerle bahsetmektedir. Şeref Hanım'ın olası evliliği ve çocuğu olup olmadığı hakkında kaynaklarda bilgi yoktur. Fakat çocukları çok sevdiği ve evlat hasretiyle yanıp tutuştuğu genel olarak şiirlerinden özellikle de kız kardeşinin çocuklarıyla ilgili olarak Dîvân'ında bulunan birçok beyitten ve manzumeden anlaşılmaktadır. Özellikle kız kardeşinin oğlu ve ileride iyi bir şair olacak olan Nebîl Bey'i diğerlerinden daha çok sevdiği anlaşılmaktadır. Nebîl Bey'in hayatını belli bir noktaya kadar Şeref Hanım Dîvân'ındaki tarih manzumelerinden izlemek mümkündür. Belki de bu sevgide Şeref Hanım'ın babasının adının Mehmed Nebîl olmasının da etkisi aranmalıdır. Bizim kanaatimizce Şeref Hanım hiç evlenmemiştir. Genellikle evlenmeyen kadınlarda görülen akraba çocuklarına ve hayvanlara aşırı sevgi ve düşkünlük, onları kendi çocuğu yerine koyma içgüdüsü bu konuda bir ipucu olmalıdır. 1849 yılında ölen (Şeref Hanım o yıl 42 yaşlarındadır) tonbak adlı kedisine bir insan gibi vefat tarihi yazması da bu görüşümüzü desteklemektedir. Şeref Hanım, bazı şiirlerinden anladığımız kadarıyla maddi anlamda çok sıkıntı çekmiş, hayatını sürdürmekte zorlanmıştır. Aslında elinde bulunanları hoyratça harcayıp sefahat etmemiş fakat akrabalarından miras yerine borç kalmış, bunları ödemekte de hayli zorlanmıştır. Bu durum onun hiç evlenmediğine ve hayatını tek başına idâme ettirdiğine de bir delil olabilir. Bu zaruretini ve hâl-i pür-melâlini kendine yakın bulduğu Sadrazam Ali Paşa'ya bir şiirle utana sıkıla açmış, maaşı hatta bir evi olmadığını dile getirerek ondan yardım istemiştir. Ali Paşa da onu kırmayarak belki de Şeref Hanım'ın ailesine ve soyuna duyduğu saygıdan dolayı kendisine aylık 200 kuruş maaş bağlatmıştır. Şeref Hanım, Dîvân'ında kendi hâlini ve maaş bağlandıktan sonra Ali Paşa'ya olan hürmetini, ona teşekkürü muhtelif vesilelerle bazı beyit ve manzumelerde dile getirmiştir.

ISBN
978-975-17-3955-1
Sayfa Sayısı
270
Yayınlanma Tarihi
2018